“Covid -19 Enfeksiyonu Sonrası Bağırsak Mikrobiyom Çeşitliliği Değişti”
Ağır Kovid geçirmemiş kişilerde bile 12 haftadan uzun süre devam eden semptomların varlığına “Uzun Süreli Covid (Long Covid)” deniliyor.
Uzun süreli covid’in kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazla görüldüğünü söyleyen Türk Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Şevket Arslan D Doğal vücut savunmasında değerli bir yere sahip olan bağırsak mikrobiyomunun çeşitliliğinin COVID-19 enfeksiyonu sonrasında değişebileceğine değinen Dr. Uzun süreli COVID’in Covid’den kurtulanların %70’inde ortaya çıkabileceğini ve teşhisi için rastgele bir kan testi olmadığını belirtiyor.
COVID-19 enfeksiyonu, bağışıklık sisteminin işleyişini zayıflatabilir ve bu etki uzun süre devam edebilir. Ağır bir hastalığı olmayanlarda bile 12 haftadan daha uzun süre devam eden ve bu semptomların başka bir nedenle açıklanamadığı duruma “Uzun Süreli COVID” denir. Bu duruma “Akut Sonrası Covid Sendromu”, “COVID-19 Sonrası Durum” da denilmektedir.
“Uzun Süreli COVID”in, Akut COVID adı verilen bulaşıcı semptomların olduğu ateş ve öksürük gibi hafif grip benzeri semptomlardan farklı olduğunu açıklamak. Türk Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Şevket Arslan C. Bir OVID enfeksiyonundan kurtulan insanların yaklaşık %30 ila 70’inin “Uzun Süreli COVID” semptomları yaşayabileceğini söylüyor. Bu durumla bağlantılı olarak başta akciğer, kalp ve sınır sistemi olmak üzere birçok organ ve sistemi ilgilendiren 200’den fazla semptomun rapor edildiğinin altını çizen Prof. prof. Dr. Şevket Arslan , “Bunlar arasında en dikkat çekici olanlar; halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve sıkışması, çarpıntı, kaygı, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, bunama, tanıdık kelimeleri hatırlayamama, tat ve koku alma bozukluğu, kas ve eklem ağrıları, halüsinasyonlar, uyku bozuklukları, alerjik belirtilerin ortaya çıkması veya şiddetlenmesi semptomlar, bağışıklık sisteminin zayıflaması, enfeksiyon sıklığının artması, işitme ve görmede değişiklikler, ishal ve kabızlık, idrar kaçırma, adet düzensizlikleri.
Arslan, “Koronavirüs bağışıklık sistemini hem fazla çalıştırıp yorabilir hem de bağışıklık hücrelerini normal çalışamaz hale getirebilir.” Bağışıklık sistemi ile bağırsaktaki faydalı bakteriler arasındaki ilişkinin uzun süredir bilindiğini belirten Arslan, doğal vücut savunmasında değerli bir yere sahip olan bağırsak mikrobiyomunun çeşitliliğinin de Kovid-19 sonrası değişebileceğini belirtiyor. 19 enfeksiyon. Arslan, bu değişikliğin “Uzun Süreli COVID” gelişimine de katkı sağladığının altını çiziyor.
HER BİREYİN RİSK ÖNEMSİYOR AMA KADINLARDA İKİ KAT FAZLA…
Yaşla birlikte “Uzun Süreli COVID” olasılığı artsa da uzun süreli Covid’in kadınlarda iki kat daha sık görüldüğünü belirten Arslan, “Eşlik eden diyabet, böbrek, kalp ve karaciğer hastalıkları, astım, obezite, kötü yaşam koşulları artıyor. risk. . Ancak COVID enfeksiyonunun şiddeti ne olursa olsun her birey bir risk taşır” diyerek sözlerini şöyle tamamladı:
“COVID-19 aşısı, enfeksiyon riskini azalttığı ve bağışıklığı güçlendirdiği için ‘uzun süreli COVID’ riskini azaltıyor. “Uzun süreli COVID” tedavisinde etkili olduğu kanıtlanmış bir ilaç olmadığı için doktorlar tarafından genellikle semptomları hafifletmeye yönelik yaklaşımlar öneriliyor. Semptomların hafifletilmesinde dengeli beslenme, fiziksel aktivite, uyku sisteminin sağlanması, COVID-19 aşısı olmak, D vitamini desteği, doğal olarak alınan probiyotikler ve koenzim bağışıklığı güçlendirerek toplum sağlığı için sorun oluşturan bu iltihabı önleyebilir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı